İstanbul Film Festivali tarihinin seyirciler açısından en zorlu yıllarından bir tanesi 1992 yılıdır. 11. Festival'de toplu gösterimi yapılan yönetmenlere bakar mısınız: I. Bergman, A. Kurosawa, P.P. Pasolini.(galiba bir de P. Cox vardı o sene, ama emin değilim) Bu arada Herzog, Von Trier (Europa ahhh Europa ne filmdi yaaaa!!), A. Resnais, C. Saura gibi yönetmenlerin en yeni filmlerini saymıyorum. Neyse rezervasyon formlarının teslim edileceği günün sabahı erkenden AKM'nin önündeyiz. Soğuk bir bahar sabahı, uzun mu uzun bir kuyruk. Gümüşsuyu tarafından gelen bir teyze, önce kuyruğa baktı, sonra yaklaşıp, "evladım, bu ne kuyruğu" diye sordu. Fırlama gençlerden biri, "Pasolini kuyruğu teyze" dedi. Kadın kendisiyle dalga geçiliyor diye ters ters bakınca ben, "Film Festivali'ne bilet alacağız teyzecim" dedim. Kadıncağız, "tövbe tövbe, tüp kuyruğu, yağ kuyruğu gördüm ama, film kuyruğu da hiç görmemiştim" deyip gitti.
Paylaşın:
facebook friendfeed google_buzz twitter

YAZAR
EMİN ÇAPA
Sinema bir şenliktir!

İstanbul Film Festivali 1982'de kurulduğunda başka bir festivalde, İKSV'nin düzenlediği İstanbul Festivali'nde küçük bir bölümden ibaretmiş. Altı filmlik bu "Sanat Filmleri Haftası", şimdi yerinde yeller esen Harbiye Konak Sineması'nda yapılmış. Kaç kişi izlemiş bu filmleri, elimizde kesin bir bilgi yok, ama gördüğü ilgiyle sonraki yıl "Sinema Günleri" adını alıp bir aya yayılmış.

Dile kolay, otuzuncu kez yapılacak festival bu yıl: 30. İstanbul Film Festivali. Bir nesli büyüten, sinemateksiz bir kentin pelikül damarını besleyen, gösterdiği 3997 filmle kanımıza giren film gibi otuz yıl...

Festivalleri bizden yapan yalnızca gösterdiği filmler değil elbette. Heyecanını bugüne kadar toplam yaklaşık üç milyon izleyicisiyle paylaştı festival. Otuzuncu yılını da yine izleyicisiyle birlikte kutluyor. Bilet kuyruğundaki, film çıkışındaki, İstiklal Caddesi'nde koşan, yönetmenden imza alan izleyicisinin anılarını bilmek, görmek istiyor... Yıllar öncesinden bir bilet koçanıyla, üzeri işaretlenmiş çizelgesiyle, arkadaşına anlattığı anısıyla, bu film gibi otuz yılı sizden duymak istiyor...

Onat Kutlar'ın sözleriyle, "Sinema bir şenliktir!"