Sinema Günleri öylesine önemli bir olaydı ki, başka her şey onun için feda edilirdi. Örneğin üniversitede iki dönemlik çok başarılı olduğum bir ders vardı. Vizelerim 97-98-100-100. Final sınavı Tek Kişilik Düet filminin gidebileceğim tek seansına geliyor. Nasılsa bütünlemede veririm diyerek filme gittim.. Bütünlemede de sis olup karşıdan gelemeyince, sınıfın en iyisi olduğum dersi alttan tekrar almak zorunda kaldım. Bunu oğlum okulda hocasına anlatınca, kadıncağız "hiii.. Sakın sen yapma" demiş, kötü babasını örnek almasın diye. Ama ben oğlumun da aynı şeyi yapacak bir çocuk olarak yetişmesinden çok mutluyum.
Paylaşın:
facebook friendfeed google_buzz twitter

YAZAR
EMİN ÇAPA
Sinema bir şenliktir!

İstanbul Film Festivali 1982'de kurulduğunda başka bir festivalde, İKSV'nin düzenlediği İstanbul Festivali'nde küçük bir bölümden ibaretmiş. Altı filmlik bu "Sanat Filmleri Haftası", şimdi yerinde yeller esen Harbiye Konak Sineması'nda yapılmış. Kaç kişi izlemiş bu filmleri, elimizde kesin bir bilgi yok, ama gördüğü ilgiyle sonraki yıl "Sinema Günleri" adını alıp bir aya yayılmış.

Dile kolay, otuzuncu kez yapılacak festival bu yıl: 30. İstanbul Film Festivali. Bir nesli büyüten, sinemateksiz bir kentin pelikül damarını besleyen, gösterdiği 3997 filmle kanımıza giren film gibi otuz yıl...

Festivalleri bizden yapan yalnızca gösterdiği filmler değil elbette. Heyecanını bugüne kadar toplam yaklaşık üç milyon izleyicisiyle paylaştı festival. Otuzuncu yılını da yine izleyicisiyle birlikte kutluyor. Bilet kuyruğundaki, film çıkışındaki, İstiklal Caddesi'nde koşan, yönetmenden imza alan izleyicisinin anılarını bilmek, görmek istiyor... Yıllar öncesinden bir bilet koçanıyla, üzeri işaretlenmiş çizelgesiyle, arkadaşına anlattığı anısıyla, bu film gibi otuz yılı sizden duymak istiyor...

Onat Kutlar'ın sözleriyle, "Sinema bir şenliktir!"